Mart ayından bir pazar akşam üstü, dışarda bir başlayıp bir duran aklı karışık bir yağmur var. Kedim perdenin arkasından kuş sesini merakla dinliyor, ben aylardır silip süpürmediğim evimi dün temizledim diye tozdan hasta olmuş halde yutkunmayı normalleştirmeye çalışıyorum. Yanımda kayısılı bir bitki çayı var, kilo verme serüvenim sürdükçe alışveriş listesi kabarıyor ve ilk defa eve kitaptan çok kıyafet geliyor. Yine upuzun bir ilişki sonrası kendimi özlemişim. Kurtlar uzun kıtlıklardan sonraki ilk avlarında haddinden fazla hayvanı telef edip yemezlermiş. Ben kendime susamış bir kurt gibi hissediyorum, evde kendimle ve kurduğum hayatımla ilgilenmekten pek hoşnutum. Ardımda sürekli gidilmeyen buluşmaları ve anlamsız konuşmaları bırakıyorum, bol bol iletişim isteklerini telef edip güzel şarkılar dinliyorum. İlk defa yeni bir romantizm hayaliyle kafamı yastığa koymuyorum hatta böyle bir fikre öyle uzağım ki, bu beni neşelendiriyor. Hep böyle devam edebilirim hissi var içimde, eskiden böyle